Kayıtlar

Şubat, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Neden Sanat Üretemiyor ve Entelektüel bir gelişim elde edemiyoruz?

  Bir çok şeyin oluş sırasını hatalı tasavvur ettiğimiz gibi sanatçı ve entelektüel olabilmenin oluş sırasını da yanlış tasavvur ediyoruz. Önce sanatçı olup sonra sanat üretileceğini zannediyoruz. Bu yüzden önce oval gözlük takıyoruz sonra entelektüel olmaya çalışıyoruz. Küpe ve fular takılmadan sanat üretilemeyeceğini sanıyoruz. Bu yüzden sanat ürettiği halde oval çerçeveli gözlüğü olmayan, mıknatıslı küpe takmayan ve boynunu fulardan mahrum kalmış bir sanatkarlarımızı, sanatçı olarak mütalaa etmiyoruz. Oysa sanat, sanatçıyı önceler. Yani bir insan önce sanatçı olup sonra sanat yaratmaz. Sanat ürettiği için sanatçı olur.  Diğer yandan sanat ve entelektüel gelişim, zannımızın aksine en az dış ile ilgilidir.  Zira sanat özden doğan estetik ve anlamlı bir yaradılıştır. Entelektüel gelişim ise başlıbaşına özde vücut bulan saf bir yaradılıştır. Bu yüzden entelektüel bir gelişim elde etmek ve sanat üretmek için evvela “Sanat üretmeyi sanatçıyı taklit etmek; entelek...

Düşünce’de tutarlılık

  Matematikte “sabite” diye bir kavram vardır. Sabite, her hangi bir işlem yapılması için esas alınan zemin/usûl/çerçevedir. Tam anlamıyla matematiğin işlevsel ve varlıksal olarak yapısıdır. Mesela “oran sabiti (k)” oran ve orantı konuları için bir sabite’dir, taban aritmetiğinde “onluk taban”, dört işlem için bir sabitedir vs. Tıpki matematik gibi diğer alanlarda da üretebilmemiz için bir takım sabitelere ihtiyaç duyarız. Mesela islam dininin temel sabiteleri kur’an ve sünnettir -bütün resmi mezheplerin kabulüyle-. Felsefe’nin sabitesi intisap ettiği usule göredir. Misal rasyonalizm’de akıl (mantık), Emprizm’de deney, Gnostisizm mükaşefe’dir vs. Görüldüğü üzere her “sonuç/hüküm/düşünce/yargı...” üreten bir alanın kendine özel bir sabitesi vardır. Bu sabite, içerisinde usûlünü de barındırarak o alanın alan kabul edilmesini sağlar.  Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere bir düşüncenin var olabilmesi için bir alana (usule) ihtiyaç duyduğu ortaya çıkmaktadır.  Hali...

Bağnaz Ateizm

19. yüzyılın başlarıyla başlayan süreçte; kitap okumak, entelektüel bir donanıma sahip olmak, bilimle uğraşmak ateizme götüren bir sonuç doğurmaktaydı. Ya da çoğu okuyucu bu şartlanma ile kendisini geliştirdiği için aynı sonuca ulaşıyordu.  Dolayısı ile o dönemden bakıldığında içinde yaşadığımız çağ şartlanmalardan kurtulunmuş aydın bir çağ olacaktı. Özellikle Freud bunu çok kez yerli yersiz ifade etti. Haksızda sayılmazdı. O dönemden gözüken manzara tam anlamıyla buydu. Çünkü aydın demek modernist demek, modernist demek pozitivist demek, pozitivist demek ise ateist demekti ve her geçen gün aydın sayısı artmaktaydı. İnsanlığın, insana köle muamelesi yaptığı kilisenin tek alternatifi bilim yani modernizimdi. Lakin 1950’li yıllarda insanlar bilimin huzur getirmediğini üstelik kaosa ve ölümlere yol açtığına tanıklık ettiler. Modernizm insanlar arasındaki ilişkileri öldürüyordu. Ve bunların sonucunda insanlar, içlerinde manevi bir yön keşfetmeye başladılar. İcad etmeye değil keşfetmeye...