Natıksız Hayvan

 Okumuyorsun, çünkü merak etmiyorsun.

Merak etmiyorsun, çünkü düşünmüyorsun. Düşünmüyorsun, çünkü gerek duymuyorsun. Kendini tam ve eksiksiz zannediyorsun, bu yüzden olgunlaşmaya da çalışmıyorsun.


Ego ve bencillik problemin var, seçilmiş ve üstün olduğuna inanıyorsun. Bu yüzden sadece kendin için yaşıyor ve sadece kendi menfaatlerin için eylemde bulunuyorsun.


Peki böyle bir yaşantı içinde olarak, doğadaki diğer canlılardan (hayvanlardan) kendini nasıl ayırt edebiliyorsun? 


Bir köpekten farkın ne mesela? İki ayak üzerinde durabilmen mi? Maymun da duruyor. Konuşabilmen mi? Papağan da konuşuyor. Yürüyebilmen, koşabilmen, yemek yemen, teknoloji kullanabilmen mi? Bunların hepsini yapabilen hayvanlar var dostum. Seni insan olarak hayvan-ı natık (düşünen canlı), yani bütün hayvanlardan farklı ve üstün kılan ne?


Yok yok, düşünebilmen değil. Sevebilmen de değil. Devlet kurup sosyal düzen sağlayabilmen hiç değil. Bilim üretebilmen kesinlikle değil. Çünkü bunları peşinen eledik yukarıda. Onları yapan sen değilsin. Onları yapanlar: düşünenler, merak edenler, okuyanlar, yazanlar, sanat üretenler yani bir başkası için eylemde bulunanlar. Sen bunların hiç birini yapmıyorsun, dolayısıyla en başda eledik biz bunları. Şimdi hayvanlardan farklı olduğunu, hayvanlar gibi yaşamadığını söyleyebilmek için bunları yaptığını söyleyemezsin. Çünkü olgunlaşmaya çalışmayarak en başında eledin sen bunları.


Öyleyse sen, tabiatın varlığını korumak için alelade ürettiği bir canlısın (hayvansın) dostum. “Zübde-i Alem Olan İnsan“ sen değilsin yani. 


Dostum, senin insanlığın, bir taş gibi sıfatsız ve bir dışkıdan bile faidesiz. Sadece Sen’liğin, senin gözünde büyük. O büyüklük de, yarın seninle birlikte yok olacak. Mezar taşından başka adını hatırlayan olmayacak. Vefasızlıktan değil ama, mezar taşından başka kimseye faydan olmadığı için...


(Bugün iç sesimi bi hayli kızdırdım ve tek solukta böyle sitem etti nefsime.)


Not: Okumak; tefekkür etmektir, yazılmış olanları seslendirmek değil.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanun ile Yasa arasındaki fark nedir?

Bugün bu iki kelime elbette eş anlamlı kabul edilerek ziyadesiyle birbiri yerine kullanılıyorlar. Lakin bu onların aralarında temel bir fark olmadığı anlamına gelmiyor. Zira böylesi bir fark bulunmasa; dil, doğası gereği, ikisinden birini eritir ve yüzlerce yıldır muhafaza etmezdi. Bize göre bu iki kelime, günümüzde anlam daralmasına maruz kaldıkları ve hukuk sistemimizin neliği konusunda hala ortak bir karar varılamadığı için birbiri yerine kullanılıyorlar. Osmanlı hukuk sistemine baktığımızda fark çok daha açık olarak ortaya çıkıyor. ... Biz yazımıza “Yasa, doğal kurallardır; kanun ise yapay ve tabi kurallardır” diyerek başlayalım. Yasa, keşfetmek yoluyla ortaya çıkarken kanun yaratmak yoluyla ortaya çıkartılır ve meşruiyetini de yasadan alır. İslam hukukunda yasaya şeriat, kanuna ise maslahat (örf/adet vs) denmekteydi. Zira bir hukukçu, nasstan istinbat yoluyla bir hükme ulaşırsa, bu bir yasa (şeriat) olmaktaydı. Çünkü bu yolla ulaşılan hüküm hukukçuya değil, Tanrıya ait kabul edili...
Devamı

Mitoloji, Ne İş Yapar?

  Bir ırkın mitolojisi, o ırkın tinsel özelliklerini ortaya koyar. Çünkü kutsal, kapasite ve bakış açısına (anlayışa) göre tecrübe edilir. Dolayısıyla kişinin kutsal ifadesi, kişinin kutsaldan çıkarttığı kendisidir. Bir diğer yönüyle ise muhayyilesinde bulunan ideal tiplemesidir.   Dolayısıyla Grek Mitolojisininin tanrıları Grek, Türk mitolojisindeki tanrılar Türk, Arab’ın mitolojisindeki tanrılar Arab, İbrani mitolojisindeki tanrılar İbrani’dir desek pek mübalağa sayılmaz. Zira Türk tanrıları savaşçı ve yağmalayıcı, Yunan’ın tanrıları sofistike ve cinsel yönelimleri aktif, Arap tanrısı otoriter ve    sıcağı ceza olarak görür (sıcak iklimdedir çünkü), İbrani tanrısı ise ırkçıdır, hint tanrıları doğacıdır vs.  Bu tanrıların her birini, ait olduğu toplumdan ayrı olarak okuyamaz ve değerlendiremezsiniz. Diğer yandan toplumların din değişikliği de, yeni dini eski mitolojisine uydurmak suretiyle gerçekleşir. Zira Allah, Türklerin inancında “devlet” mefumunu destekley...
Devamı

İSLAMA GÖRE VAROLUŞUN SIRRI NEDİR?

     İslama göre varoluşun sırrı nedir?      Bu sırra bir tek peygamber ve peygamberler, dolayısıyla kutsal kitaplar üzerinden mi ulaşabiliriz? Peygamberlik kapısı kapanmış mıdır?       Yoksa bugünün insanları da peygamberler gibi miraca çıkıp hakiki bilgiye m uhatap olabilirler mi?   Gelin, bu soruları, müslüman düşünce gruplarının cevapları üzerinden inceleyelim.          İslam düşünce geleneğinin varlık anlayışıyı idealist bir tasavvura sahiptir. Öyle ki kabule göre varlık, mevcut ve vücut olmak üzere iki kısma ayrılır. Mevcut, maddi alem anlamında kullanılırken vücut, manevi alem anlamında kullanılır.      Dolayısıyla İslam Düşüncesinde var olan her şey, var olmak bakımından hem mevcuttur hem de vücuttur. Zira dinin yegane kaynağı olan insan da, hem mevcut hem de vücuttur. İnsanın mevcut varlığı, beden kavramı ile ifade edilirken vücut varlığı ise ruh kavramı ile ifade edilir. ...
Devamı