Dar Bilinç
Dindar bilinç olarak tanımlanan mutlak hakikatçi ve dogmatik temayül, dinin bir tezahürü değildir. Zira öyle dinsizler vardır ki dindarlarla aynı tek hakikatçi inanca sahiptirler ve tıpki bir dindar gibi mutlak bilginin dilini kullanırlar.
Söz gelimi pozitivist dolayısıyla dinsiz (din dışı) Freud’çu Psikanalitik görüş böyledir. Bu düşüncede, bütün sonuçlar tek bir etken yahut birkaç etken ile çözümlenmeye çalışılır. Bütün davranışların (temayüllerin) içkin sebebi İD’dir. Hayvansal güdüler İD’den doğar, İnsani telkinler ise Süper Ego’dan. Bu ikisinin arasındaki dengeyi ise Ego sağlar. Peki İD’in Nefs’ten, Süper Ego’nun Allah’tan, Ego’nun ise Akıl’dan farkı nedir?
Peki psikanalitik görüşün klasik dini anlayışın gözlenemez dolayısıyla deneylenemez oluşundan farkı nedir?
Psikanalitik ekole intisap etmiş ve bütün sonuçları bir veya birkaç nedenle açıklama temayülüne sahip dinsizin (dini olmayan) her türlü neticede tek sebep olarak Tanrı’yı gören dindardan nasıl bir farkı vardır?
...
İnanırlık ve dolayısıyla dindar bilinçlilik, dinin bir neticesi değildir. Belki tembelliğin, belki kolaycılığın, belki zayıflığın, belkide umursamazlığın bir neticesidir ancak kesinlikle anlama çabasında olan bir zihnin neticesi değildir.
Yorumlar
Yorum Gönder