Kemal’e giden tek yol okumaktır!
Kitap okumanın bir ayrıcalık olmadığını düşündüm yıllarca. Zira kişi, kitap okumadan da gelişimi elde edebilirdi bana göre.
Lakin son zamanlarda öyle hadiseler yaşadım ve öyle muhabbetlere muhatap oldum ki bu ısrarımdan vazgeçmek zorunda kaldım. Artık okumayan birinin düşünemeyeceğini de düşünmeye başladım.
...
Sınırları aşabilmek, sınırın dışına çıkmakla yahut sınırların dışını görmekle mümkündür.
İnsanın zihniyeti çevresinin bir ürünüdür. Zira zihniyet ya çevreye uyum sağlayarak ya da çevreye muhalefet ederek oluşur. Her iki teşekkülde de çevre etkin faktördür.
Kişi okuyarak zihniyetini aşabileceği gibi seyahatle de zihniyetinin sınırların dışına çıkabilir gözükmektedir. Lakin kişi istediği kadar seyahat etsin, okumadığı müddetçe zihniyetinin esiri olmaya devam edecektir.
Zira bu; bir yönüyle, algı dediğimiz şeydir. İstediğimiz kadar bilgiye muhatap olalım, eğer ki algılarımızın esiri isek muhatabı olduğumuz bilgilerin hiç bir değeri ve faidesi yoktur.
...
Düşünebilmek (diyalektik) dahi okumakla doğrudan alakalıdır.
Kişi ister materyalist olsun ister idealist, öncülleri çevresinden ibaret ise sonuçları da çevresini aşamaz.
...
Öyleyse;
Dönüşüm, Gelişim, Olgunlaşma vs. akla gelen her türlü olumlu değişim, farkları okuyabilmekle doğrudan alakalıdır.
Zira fark yok ise kıyas da yoktur. Kıyas yoksa dildeki “değişim” telaffuzu da hakikatinden yoksun, anlamsız bir taklittir.
Bu; “zihniyetini aşmamış bir zihin için, dilindeki gelişim söylemi, taklitten öte değildir” anlamına gelen bir cümledir.
...
Gelişebilmenin tek yolu; sınırların dışını muhatap almaktır. Muhatap alabilmenin yegane yöntemi ise okumak, okumak ve dahi yine okumaktır...
Yorumlar
Yorum Gönder