Taklit’ten Tahkik’e Sûfi Yolu

 Hem taklidi tenkit edip hem de ‘Bir işte uzman olana dek, uzman olanlara uymak gerekir’ görüşünü savunmak çelişki doğurur mu acaba?


İlk görüş kelamcılara aittir. Kelamcılar taklidi imanın/amelin sahte olduğuna hükmetmişlerdir. Bu yüzden müslümanı taklitten mutlak sûretle men etmişlerdir. Lakin böyle bir men ile müslümanların İslami ilimlere ve mantık ilmine vakıf olmadan ahkam kesmesine neden olmuşlardır. Bu durum taklitten daha tehlikeli bir hâl almıştır.


Bu problemi sûfiler ikinci görüş ile çözmüşlerdir. Sûfi doktrine göre taklit gereklidir. Lakin taklit, ancak tahkike giden yolda bir basamaktır ve bir müddet sonra terki vaciptir.


Böylece sufiler müslümanların, hakikatine vakıf olmadan herhangi bir konuda yargıda bulunmalarına engel oldukları gibi (diğer mezhepleri tekfir etmek böylesi bir cehalettir) taklitçilik üzerinde sabit kalmalarına da engel olmuşlardır. 


Bu haseple “sufi yol, kelami yola nispetle  dini mefkureye çok daha pratik faide saşlamıştır” dersek abesle iştigal etmiş olmayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanun ile Yasa arasındaki fark nedir?

Mitoloji, Ne İş Yapar?

İSLAMA GÖRE VAROLUŞUN SIRRI NEDİR?